Friday, 31 October 2008

Cadilar Bayramiymis... HIH!!!



22 yil... Bir sperm olarak kazandigim ilk yarisin ustunden 22 yil, 9 ay, 10 gun gecmis...


Cadilar Bayramiymis... Sacmalik...

Maradona'dan bir gun sonra dogmak... Ne alakasi var kardesim, o benden bir gun once dogdu asil...




Londra'dayim.. Gezelim, eglenelim... Sonra guzel biseyler yazacagim..


Anneme-Babama bu hayati bana basettikleri icin tesekkurler... Sagladaklari olanaklar icin de tabii.. Onlari cok seviyorum...

Wednesday, 29 October 2008

Kedi Uzanamadığı Ciğere P1-5 Dermiş...



Bizim hiç kupamız olmadı anne....
Bizde 14 tane var canım...

Avrupa Liglerinde Hafta İçi Mücadeleri


Premier League'den başlıyalım...

Hull City uzun aradan sonra Chelsea'ye 3 gol ıle boyun eğdi kendi sahasında. İnşallah gerileme devri başlamaz onlar için.
Liverpool'umuz kendini sıkmadan kaptan'ın penaltı golü ile 1-0 geçti Portsmouth'u..
United, Ronaldo'nun önderliğinde 2-0 kazandı West Ham karşısında. Zola'nın 1 hafta içinde 2. mağlubiyeti...
Tuncay'ın takımı ise antipatik City'yi 2-0 ile devirdi, iyi olmuş...
Gecenin en enteresan maçı Arsenal ile Tottenham arasında geçti... Son iki dakikaya 4-2 önde giren Arsenal, beraberliği kurtardı diyebiliriz. 90 ve 90+5'de attı Tottenham son golleri... Göz zevki had safhada olan bir maçtı... Bir teknik direktör değişikliğinin takımı bu kadar etkileyceğini düşünmüyorum... İlerleyen günlerde göreceğiz gerçekten Redknapp mı acaba bunun sebebi diye...

Napoli efsanesi baştan yazılmaya başlıyor. German Denis'in hat-trick'i ile 3-0 geçtiler Reggina'yı... Inter'de 1 haftada 2. golsüz beraberlik... Adriano'yu antremana geç geldiği için Milano'ya geri gönderen Mourinho, bakalım ne gibi tedbirler alacak bu sefer... Yoksa yine medya ile konuşmaya devam mı edecek her zamanki gibi...
Almanya... Hoffenheim... 3-0... Başka söze gerek yok...

Ajax 3-1 kazandı deplasmanda... Huntelaar 2 gol ile yavaş yavaş diğer Avrupa liglerine göz kırpıyor...
Update ederek devamı gelecek bu yazının... Düşünmem gereken çok şey var gibi geliyor...

Özetleri gördükten sonra Premier League hakkında biraz daha bişeyler yazalım...

Tottenham'ın ilk golü. Bentley... BBC'ye göre 46yard. Hesabını siz yapın.. Bayağı uzak işte...

Tottenham'ın son golü. Clichy... Çocukça bir hata, çok las bir gol...
Mükemmel bir Kuzey Londra derbisi... Heyecan dolu bir maç... Premier League'in bir özeti adeta...
Tottenham'ın son golünden sonra oyuncuların arasına dalan taraftarı, oyuncuların sahiplenmesi ilginç bir detay olarak aklımızda kaldı...
Blackburn-Aston Villa... Blackburn'lu Warnock'un attığı gol, Lincoln'un Trabzon'a attığı gole benziyor...
Manchester United... 2. gol... Berbatov'dan inanılmaz bir çalım... Üst üste izlemek geliyor insanın içinden...
Rooney, ne o kafa? Zaten tipsizsin, daha fazla tipsiz olmak için ne uğraşıyorsun? İyiden iyiye Shrek'e benzemişsin...
Stoke City'nin öldürücü taç atışları devam ediyor... Çok enteresan... Delap'ın koluna kuvvet kazandılar maçı... Takım arkadaşları maç öncesi baldırlarına masaj yaptırırken, o kollarına yaptırıyor sanırım...
Hepsine çok teşekkürler... Güzel bir Çarşamba akşamı geçirdik sayelerinde... Sırada NBA var...
Ona da OZ değinsin artık biraz...

Tuesday, 28 October 2008

TANRI ARJANTİNİN BAŞINDA



Aceto abimiz yazmış.. Burdan okunabilir... Bunca yıldır bir Boca Juniors'un, bir Arjantin'in amigosu olarak izlediğimiz adam şimdi takımı yönetecek... Ya batar, ya efsane olur... Medya bugüne kadar onu istiyordu, malzeme bakımından iyi olmuştur onun gelişi...
Messi'ye ne yapar, medya bunu nasıl karşılar göreceğiz... Ne de olsa Türk medyası zamanında Karpatların Maradonasına saygısızlığını yapıp, demediğini bırakmamıştı gidene kadar...
D10S'un kızından bir bebek bekleyen Atletico Madrid'in yıldız oyuncusu Aguerro ise, kayınpederi ile çalışacak...

Bir de Lavezzi var Lazio'da... Ona da yeni Maradona gözüyle bakıyorlar... Bu gençleri şablon üzerine iyi oturtduğu takdirde, 86 yılının geri gelmemesi için bir neden yok...
Maradona'nın takımında da 10 numaralı formayı giymek vardı be, Riquelme'de o şans şimdi... Asma yüzünü artık be Roman, manevi baban şimdi de teknik direktörün oldu... River Plate'de oynayan Arjantinliler ise üzülmüştür heralde bu habere.. 10 Boca'lı + 1 Aguerro oynatırsa şaşmam...

Monday, 27 October 2008

Vay Be Ne Biçim Demiş Adam #2


'Let me say for the record, I am not a gangster and never have been. I'm not the thief who grabs your purse. I'm not the guy who jacks your car. I'm not down with the people who steal and hurt others. I'm just a brother who fights back.'

Tupac Shakur

En İyi Kötüler







1-Darth Vader
2-Joker
3-Sylar

Hepsi de karizmatik, bana göre iyi karakterlerin de önüne geçen kötü adamlar...
Yoruma açık...

TUTKU


Yine klasik bir Londra aksami, hava soguk, mutemadiyen yağan bir yağmur ve dumanli bir gokyuzu. İşten eve henuz de geldim. Ustumde zihinsel bir yorgunluk ellerimde hesaplarini tuttugum sirket dosyalarinin kiri var. Bu kadar yorucu bir gunun ardindan insanin aklinda bir tek, koltuga oturup tv izleyerek uyukuya dalmak olabilir heralde.

Hayatta bazi seyler vardir insani hayata baglar, zor donemleri, kendini pek de iyi hissetmedigi gunleri gecirmesini saglar. Ornegin bir haftasonu Galatasarayin yenildigini goren bir taraftarin ertesi haftayi iple cekip, o asik oldugu renklerin galip gelecegini umdugu gibi, veya her yagmurlu gunden sonra gunesin acacagini bilmesi gibi, ve de gun ne kadar zor olursa olsun, eve gelip o playstation kumandasini eline alip Pro Evolution Soccer 2009 oynamasi gibi.

PES 2009, bildiginiz gibi gectigimiz hafta piyasaya cikti, ve yine ben son 5 senedir oldugu gibi, ciktigi gun bu mukemmel eğlence kaynagini satın aldım. Tahmin edilebileceginiz gibi son 1 haftadır hiç bir sosyal hayatım kalmadı, arkadaslarım benden haber alamaz oldu, kız arkadasım az konustugumuz gerekcesiyle ona karsı olan sevgimi sorgulamaya basladi!! Peki nedir bu oyundaki bu hikmet, nedir insanin benliğini çalıp bir kutunun içine sokan?

Yaklaşık 2 sene önce, PES 2006 donemleri.. O donem takildigimiz PS cafe' nin kapanacagini duydugumuzda dunya basimiza yıkıldı sanki ve Dennis kardesimle cafenin REIS'ini ikna edip yazin sonuna kadar cafe'yi biz acip kapadik, tabi hic bir maddi cikar olmadan. Amacımız bu müthiş oyunu arkadaslarımızla beraber oynamaya devam etmekti sadece, ne de olsa Nurettin kardesimle yaptığımız maçların yerini hic bir mac tutamazdi, bu yuzden bu bizim icin bir misyondu belkide. REIS'imize selamlar olsun.
İşte bu boyle bir oyun, ve şu anda niye PES2009 oynamaya başlamadıgımı sorgulamaya başladım.. Burda kesmek zorundayım, kazanmam gereken bir şampiyonlar ligi kupasi var. Ne de olsa muzemizde bir o eksik kaldı.

Yakında:PES2009 vs FIFA 2009


FIFPro Ödülleri


FIFA Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPro), ''Yılın Takımı''nı ve ''Yılın Oyuncusu''nu açıkladı.

YILIN TAKIMI
Goalkeeper: Iker Casillas (İspanya/Real Madrid)

Defenders:
Sergio Ramos (İspanya/Real Madrid), John Terry (İngiltere/Chelsea), Carles Puyol (İspanya/Barcelona), Rio Ferdinand (İngiltere/Manchester United)

Midfielders:
Steven Gerrard (İngiltere/Liverpool), Xavi (İspanya/Barcelona), Kaka (Brezilya/AC Milan)

Attackers:
Lionel Messi (Arjantin/Barcelona), Fernando Torres (İspanya/Liverpool), Cristiano Ronaldo (Portekiz/Manchester United).


4-3-3 sistemini benimsemiş FIFPro, yada 4-5-1... Şaşırdığım veya olması gerekip de olmayan bir isim yok gibi.. Taş gibi kadro işte... Böyle bir takım olsa ne yapardı? Çok bişey yapamazdı heralde, çünkü takım hep patron, işçi az...
Yılın Oyuncusu ödülü ise, ağlamasın diye Ronaldo'ya verildi... Şaka bir yana 42 gol, boru değil afedersiniz... Hayırlısı olsun...
Gönül isterdi ki Ronaldo ödül aldı diyince efsane Ronaldo'dan bahsediyor olalım... Ona şu anda tek ödül, kilo verirse diyetisyeninin vereceği ekstra dondurma olur sanırım... Onu biraz daha izlemek için sabrediyoruz şu anda...
Konudan çok saptım...
2 Liverpool'lu oyuncumuz da kadroda, beklenir birşeydi... Walk along Stevie-G, knowin u'll never walk alone...

VAY BE NE BİÇİM DEMİŞ ADAM #1


'Some people believe football is a matter of life and death.
I'm very disappointed with that attitude.
I can assure you it is much, much more important than that.'


Bill Shankly

ELA RE FILOMU




Maç hakkında çok birşey yazmayacağım... İyi oynadık, çok gol kaçırdık, kazandık... Başka bir önemi daha vardı maçın benim için... Glasgow'da okuyan Yunanlı arkadaşlar ile izleyecektik maçı...
Günler öncesinden ayarlamalarımızı yaptık, tarafsız saha olarak okulun barlarından biriyle anlaştık.. Topu topu 5 Türk vardı sadece Glasgow'da okuyan, onlardan biri Kıbrıslı (ben), bir arkadaş ise Azeri...
Yunanlılar ise 30-40 kişi, fakat takımına güvenip maç izlemeye gelen 20 kişi çıktı sadece... Formalarımızı giydik, bara bir gittik ki, İngilizlerin milliyetçiliği kabarmış, biz burda Portsmouth maçını göstereceğiz dediler... İçimizden bir arkadaş ''Ben buralarda bir Türk kahvesi biliyorum'' dedi... Yola koyulduk, 10. dakikaya yetiştik... Glasgow'da bu kadar Türk olduğunu bilmiyordum. İnce belli çay, tulumba tatlısı, Efes Pilsen, D-Smart, bunlar yetmezmiş gibi bir de Kurtlar Vadisi...

Yunanlılar biraz tırstı tabii... Ben olsam ben de tırsardım, en arkaya sindi arkadaşlar... Kahve sahibi abimiz ''Arkadaşlar aramızda Yunanlı dostlarımız var, lütfen küfür etmiyelim'' dedi, hemen ''Zaten anlamıyorlar a.k'' cevabını aldı...
10 dakika sonra Kewell golümüzü attı... Yunanlılar böyle bir maç olacağını bize söylemişlerdi zaten... Biramızı, çayımızı içtik, Cim Bom'lular mutlu, Yunanlılar hüzünlü ama hepimiz dostça evimize döndük...
Maç saati Kurtlar Vadisi'ni izleyen GS formalı arkadaşı da kutlamak isterim burdan...

Köyümün Yağmurları





Kıbrıs... Yaz ayları, (ki genelde 8-9 ay yaz oluyor) hava sıcaklıgı 45 dereceye kadar cıkıyor... Deniz, gunes, sahil, acık hava mekanlari vs...
Sen kalk, okulunu bitir, master yapacagim ayağına Glasgow'a gel...
Bir gun icinde 40 dereceden 10 dereceye iniş... Sonrasi ise yagmur, firtina, soguk... Simdilerde ise gunduz maksimum on, gece sifira yakin... Hava hep kapali... Gunes gozlugumu niye getirmissem artik...
Soğuk burası, üsüyorum... Esmer tenim, acayip bir beyaza doğru yol almakta...

Perşembe günü OZ kardeşimin yanına, Londra'ya uçuyorum... 4 gün takılalım... Stealla Artois - PES 2009 ikilemi içinde geçecek sanıyorum günler... Eğer hava orda da böyle ise, hay bu İngiliz'in fish and chips'ine... Mary fuckin poppins, bad weather... Bekle beni Londra...

Long Island Ice Tea çekti canım... Nazım abi, bol buzlu olsun...

Sunday, 26 October 2008

Bizim Hayri!!












Pazar sabahi saat 03.15 sulari... Pazar gunku Chelsea-Liverpool macini dusunerek tam uykuya dalmak uzereydim ki Sky Sports ta flash haber olarak Tottenham ' in Ramosun gorevine son verdigini ve yerine Ingiliz Harry Redknapp'i getirdigi haberleri dolasmaya basladi. Benim tabii cok garibime gitmisti bu is. Ramosun gonderilmesini hepimiz bekliyorduk, hele hele soz konusu takım Tottenham oldugu icin bu kadar dayanmalari bile herkesi hayrete dusurmustu. Nede olsa gectigimiz sezon Martin Jol un mac sirasinda kovuldugu haberlerini kimse unutamiyordu. Olayin ilginc tarafi yaklasik 48 saat once Portsmouth'un Avrupa hezimetinden sonra bizim Harry nin yaptigi " Turnuva bizim icin simdi basladi" aciklamasi kulaklarda yankilanirken, bugun Tottenhamin basinda sahaya cikmasiydi. Tottenham Portsmouth a 5 milyon Sterling Compensation Parasi da odedi ustelik. Kim demis Yahudiler'in cebi sıkıdır diye, soz konusu Tottenham olunca para harcamak tanrinin bir emri gibi. Ve iki gun once Portsmouth'u ne kadar cok sevdigini ve basarmasi gereken cok sey oldugunu soyleyen adamin aciklamasini duyunca ah be bu para dedim kendi kendime.. " Tottenham cok buyuk bir club her zaman top pozisyonlar icin mucadele ediyorlar!, bu benim icin cok buyuk bir firsat degerledirip kendimi gosterebilirim!!"

Sevgili Harry 60 yasini gectin 25 senedir bu isi yapiyorsun, ne kendini gostermesi?? Gec bunlari.
Guzelim Futbol, Seni senden caliyorlar..

Pilot, S01E01



Aniden basladik... Ne kadar surer bilmem... Bir heves ettik ki donemeyiz... Ordan burdan yazacagiz, birimiz Glasgow'da, birimiz Londra'da...
Spor, gunluk yasam, sacma konular, kil, tuy, yun...
Asta La Muerte...