
Yine klasik bir Londra aksami, hava soguk, mutemadiyen yağan bir yağmur ve dumanli bir gokyuzu. İşten eve henuz de geldim. Ustumde zihinsel bir yorgunluk ellerimde hesaplarini tuttugum sirket dosyalarinin kiri var. Bu kadar yorucu bir gunun ardindan insanin aklinda bir tek, koltuga oturup tv izleyerek uyukuya dalmak olabilir heralde.
Hayatta bazi seyler vardir insani hayata baglar, zor donemleri, kendini pek de iyi hissetmedigi gunleri gecirmesini saglar. Ornegin bir haftasonu Galatasarayin yenildigini goren bir taraftarin ertesi haftayi iple cekip, o asik oldugu renklerin galip gelecegini umdugu gibi, veya her yagmurlu gunden sonra gunesin acacagini bilmesi gibi, ve de gun ne kadar zor olursa olsun, eve gelip o playstation kumandasini eline alip Pro Evolution Soccer 2009 oynamasi gibi.
PES 2009, bildiginiz gibi gectigimiz hafta piyasaya cikti, ve yine ben son 5 senedir oldugu gibi, ciktigi gun bu mukemmel eğlence kaynagini satın aldım. Tahmin edilebileceginiz gibi son 1 haftadır hiç bir sosyal hayatım kalmadı, arkadaslarım benden haber alamaz oldu, kız arkadasım az konustugumuz gerekcesiyle ona karsı olan sevgimi sorgulamaya basladi!! Peki nedir bu oyundaki bu hikmet, nedir insanin benliğini çalıp bir kutunun içine sokan?
Yaklaşık 2 sene önce, PES 2006 donemleri.. O donem takildigimiz PS cafe' nin kapanacagini duydugumuzda dunya basimiza yıkıldı sanki ve Dennis kardesimle cafenin REIS'ini ikna edip yazin sonuna kadar cafe'yi biz acip kapadik, tabi hic bir maddi cikar olmadan. Amacımız bu müthiş oyunu arkadaslarımızla beraber oynamaya devam etmekti sadece, ne de olsa Nurettin kardesimle yaptığımız maçların yerini hic bir mac tutamazdi, bu yuzden bu bizim icin bir misyondu belkide. REIS'imize selamlar olsun.
İşte bu boyle bir oyun, ve şu anda niye PES2009 oynamaya başlamadıgımı sorgulamaya başladım.. Burda kesmek zorundayım, kazanmam gereken bir şampiyonlar ligi kupasi var. Ne de olsa muzemizde bir o eksik kaldı.
Yakında:PES2009 vs FIFA 2009
No comments:
Post a Comment